hiç mi yok umut?

sesimi duyan var mı?

yankılanıyor son zamanlarda kulaklarımda, avuçlarımın içinde..

ne zaman bıraktım tüm bu hayata bağlılık hayallerini hatırlamıyorum..
tek bildiğim çocukluğum da o hayallerin bittiği gün toprağa karıştı.

çok hızlı geçti zaman, heyecanlanmalarımın, korkularımın üzerinden,
elimle tutup yavaşlatabilecekmiş gibi hissettiğim o güzen anların üzerinden..

çok kanadı ellerim, artık işe yaramaz haldeler, tutuanacak dal arayışını da çoktan bırakmışken, sadece acı verir haldeler..

umudu, üzülebilmeyi, tekrar heyecanla bir şeyleri isteyebilmeyi çok özlüyorum..

zaman geçiyor, zaman geçtikçe büyümemiz gerekiyor, büyümekten kormuyormuşçasına..

büyümekle ilgili değil endişem, bir kırık dal bırakabilmenin tadına varamayacak olmanın hüznü var üzerimde..

düşüyorum, daha önce askıda olduğumu düşündükçe çıldırdığım o boşluğun en derinlerine doğru düşüyorum..

düşürken, daha da karanlığa sürüklendiğimi görüyorum..

kuyunun dibi zemheri, soğuk ve yapayalnızlık..

elimden gelse, tüm karanlığı yakıp tekrar ışığa çevirip kurtulurdum, ama yapamıyorum..

zaman geçiyor, sona doğru büyük bir hızla ilerliyoruz..
ölmekten korkmuyormuşçasına her şeyi ardımızda bırakmamız isteniyor..

düşüp zemine, soğuk bir düzlüğe yayılırken kanım, ellerim belki o zaman acısından arınmış olacak..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hoşçakal minik kuş

tanıdık o kurum kokusu..

Alt metinlerde dolaşıyorum