Hoşçakal minik kuş

kışın gelmediği söyleniyor, hala kavurucu sıcaklar var tepemizde ama içimde yağmurlar, karlar dökülmüş dört bir yana. en çok ayaklarım üşürken hissediyorum kışı, ayak parmaklarımın acısını hissederken anlıyorum zamanın kışı gösterdiğini..

bir şeylerden uzak kalmışlık, yeni bir hayata alışırken şimdiye kadar yanında olmasını istediğin hayallerin arkada kalmışlığı artık kendini iyiden iyiye hissettiriyor.
      uyuyor, uyanıyorsun. zamanın geçişine fırsat vermek hepsi o.. iki uyku arası bir hayat, ellerin avuçların bomboşken akıp gidiyor..
       seviyorsun, hiç sevmediğin kadar. o da seni seviyordur muhakkak, lakin hayallerim diyorsun, hayallerim vardı ve onlara sarılırdım eskiden..
       gelişinle büyük mutluluk getirdin elbette, gitmenle büyük bir boşluk açacağın da kesin, ama hayallerime ne oldu güzel insan?




        hayallerimi ardımda bırakmamam gerektiğini sen söylerdin, sonra bir baktım hayallerim kaybolmuş..boşlukta dolanır olmuşum, keyif aldığım bir havada asılı kalma hali gibi..düşüyorum, düşerken üşüyorum da..
        tek bildiğim sevdiğim, delice sevdiğim. kıskanırcasına, bir an olsun yanından ayırmamak için uğraşırcasına, gitmenden çok korkarcasına sevdim..
        şimdi ayaklarım her seferinden daha çok üşüyor, zaman geçiyor hızlıca, sen elimden tuttuğunda tek eksikliğim hayallerim olsa da sevmekten geri alamıyorum kendimi..ellerimin soğuğunu görüyorsun.. ama sevmeye devam et lütfen..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

tanıdık o kurum kokusu..

Alt metinlerde dolaşıyorum