tanıdık o kurum kokusu..
tipik bir cumartesi sabahıydı, alarm çalmadan on dakika önce yine bir şekilde gözlerim aralanmış, sanki evrendeki tüm yıldızların ışığı gözüme girdiği için tekrar kapatamıyordum.. aynı sebepten dolayı açamıyordum da.. tuhaflık dışarıda yağan yağmurdan kaynaklanmıyordu bu sefer, derinlerde sanki dünyanın tek derdi sabahın 7'si olmadan o duvarı yıkıp yerine balkon yapmak olduğunu sanan karşı binada çalışan ustalardan kaynaklanıyordu.. lanet olası saat 7 bile olmamıştı.. ve tüm enerjilerini ellerindeki araçlarla duvarı yıkmaya harcayan ustalar için zaman sanki alalade bir süreç gibi geçiyordu.. başımı yataktan kaldırmadan o camı açmam mümkün değildi, çünkü gerçek bir uyanma, üzerine güneş doğmuş o şehir havasını içine çekmeden mümkün olmayacaktı.. yataktan doğruldum, kafam balon gibiydi sanki, sanki yer çekimi kendisini es geçmiş ve dünyanın geri kalanı ile uğraşırken kafamı unutmuş gibiydi.. pencereyi açtım, yüzüme serin bir hava çarptı, bu gözlerimi iyice açmama ve tüm yıldız